Anasayfa
ANASAYFA DETAYLAR

Ya Olduğun Gibi Görün Yada Göründüğün Gibi Ol

Ünyeliler Derneği’nin (ÜNDER) 14. düzenlediği Geleneksel Ünyeliler İftar Yemeği İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Topkapı’da bulunan 1453 Panorama Sosyal Tesisleri’nin 1200 kişilik salonunda gerçekleşti. Programın sunumunu Oğuz Gülay yaptı. Dernek Başkanı Av. Ahmet Yılmaz’ın selamlama konuşmasının ardından ÜNDER’İN Onursal Başkanı İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin bir konuşma yaptı.

 

Şahin, misafirleri selamlayarak başladığı konuşmasına şöyle devam etti: “ Bir yeni yılda yeni bir Ramazan ayında 14. iftar akşamında yine Ünye adına Ünder olarak beraber olmanın keyfini, mutluluğunu, huzurunu ve gururunu yaşamaktayız.

 

Sevgili dostlar, sevgili hemşerilerimiz, kutsal bir ay Ramazan ayı. Her sene 10 gün erken gelerek bizimle buluşmakta, bizi şereflendirmekte. Bu senede Ağustos ayında karşıladığımız bu mübarek ay, ülkemizde İslam dünyasında sevinçle , huzurla ve mutlulukla karşılandı. Sıcak günlere rastlamasına rağmen Türk insanı bu ayı büyük bir heyecanla bekledi ve karşıladı. Hep birlikte bu ayın güzelliğini bekledik ve Allah’a şükürler olsun bu güzel aya kavuştuk. Sıkıntılı geçeceği umulmakla birlikte Türkiye’de İstanbul’da her yerde Ramazan ayı kendi kolaylıklarıyla, güzellikleriyle geldi ve bu akşam burada da hep birlikte idrak ettiğimiz iftar sofrasında olduğu gibi bizi birbirimize yaklaştırdı, birbirimizle tekrar buluşturdu. Bütün nimetlerini bizlerden esirgemeyen bu nimetlerinin arasında en güzellerinden birisi olan oruç ibadetiyle Ramazan ayıyla bizleri nimetlendiren ve bugün bu akşam yine yeniden iftar sofrasında buluşturan yüce Allah’ımıza hepimiz şükrediyoruz hamd ediyoruz. İnşallah gelecek senelerde de nice buluşmalarda da bizleri buluşturmasını birliğimizi, beraberliğimizi, ağız tadımızı sürdürmemizi bize nasip etmesini diliyoruz.” Dedi.

 

Ramazan ayının en önemli özelliği şüphesiz oruç ibadetinin ifa edildiği ay olmasıdır. Oruç ibadeti bir disiplin bir kurallar  manzumesi bir şeyleri yapmak veya yapmamak üzerine kurulu bir ibadettir diyen Şahin konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

Oruç ibadeti bizi eğiten, düzelten, değiştiren ve geliştiren bir ibadet. Oruç sahurla iftar arasında, iftarla sahur arasında bambaşka bir güzellik. Kurallar değişiyor kurallara bağlı olarak tutumlar değişiyor. Bir tarafta kurallı bi dönem 12,13,15 saat süren diğer tarafta onu takip eden rahat bir dönem. Bize hayatı öğreten bir ibadet. Bir ay kurallı yaşamayı hemde kurallara uyduğumuz dönem sonunda rahat etmeyi, istirahat  ettiğimiz o dönemde istediğimiz türden davranmayı, esnekliği, yumuşaklığı bünyesinde  barındıran bir ay ve bir ibadet. Adeta hayatımızın özeti bir ibadet. Hayatta da hep kurallar içinde olmamız gerekir ama kuralların devamında ve kuralların yanında esnek, serbest anlar, rahat keyifli eğlenceli anlar olmalı ve doğrusu da var. Ramazan ayına baktığımızda Allah Teala bize hayatı nasıl yaşamamız gerektiğini, nasıl çalışmamız gerektiğini, ailemizde, işimizde, bütün hayatımızda nelere dikkat etmemiz gerektiğini, 24 saat katı kurallar içinde değil, 24 saat sere serpe, başıboş bir hayat içinde de değil, her şeyi yerinde, zamanında doğru bir şekilde anlamamız, uygulamamız gerektiğini senede bir ay bize hatırlatıyor, yaşatıyor. İşte sevgili dostlar, sevgili hemşerilerimiz, aziz misafirlerimiz, Ramazan ayının bize farkında olarak ya da olmayarak verdiği kazandırdığı son derece güzel huylar davranışlar, özellikler var. Hem ruhumuza hem de bedenimize kazandırdığı güzellikler var. O bakımdan Ramazan hem sevilir hem beklenir ve doya doya yaşanır. “ dedi.

 

Bu güzel ayı her gün çok keyifli huzurlu bir şekilde yaşıyorsunuz, yaşatıyorsunuz. Bu ayın  bir gününü bir akşamını da bize ayırdığınız için derneğimizin davetine icabet ederek, uzak yakın mesafelerden gelip bu sofrada buluştuğunuz için dernek başkanı arkadaşımız, hemşerimiz, avukat Ahmet Yılmaz sizlere teşekkür etti ve mutluluğunu ifade etti. Aynı teşekkürü hem şahsım hem de derneğimiz adına ben de yinelemek istiyorum diyen Şahin şöyle devam etti:

 

“Aramıza bu akşam Ünye’den katılan dostlarımız var. Bu akşam ki buluşma İstanbul’da İstanbul’un orta yerinde bir buluşma.  Çoğunuzun bildiği gibi bu buluşmalarımız farklı mekanlarda her sene gerçekleşiyor. Bir zamanlar Florya’daydı. Bir zamanlar Eyüp’te Feshane kültür merkezindeydi. Geçen sene Haliç’te büyük kültür merkezinin salonundaydı. Bu sene yine İstanbul’umuzun çok önemli bir noktasında tarihin, insanın, coğrafyanın buluşma noktasında İstanbul’un fetih mücadelesinin, savaşının verildiği noktada Topkapı surlarının dibinde İstanbul Büyükşehir Belediye’mizin yeni tesislerinden biri olan bu tesiste buluştuk. Bu buluşmamız da ümit ediyorum ki Ünye’miz adına Ordu’muz adına İstanbul’umuz adına prestijli, önemli, tarihi bir buluşma olarak; bizim tarihimizde, insanlık tarihinde,Ramazan tarihinde, İstanbul tarihinde yerini almış olacak . 14.’sünü bu akşam gerçekleştiriyoruz. İnşallah 15. yine sağlık, huzur içersinde İstanbul’umuzun başka önemli bir mekanında gerçekleştiririz. Sizler bu buluşmalara güç verdiğiniz katkı verdiğiniz sürece derneğimiz, vakıflarımız bu toplantılarını ve etkinliklerini hep sürdürecekler devam ettireceklerdir. Sözün burasında insanımıza hizmet etmek için gayret eden, fedakarlık yapan, zamanını, emeğini, bilgisini, tecrübesini cömertçe harcayan derneğimizin yöneticilerine, derneklerimizin, vakıflarımızın yöneticilerine müsaadenizle sizler ve Ordu insanımız adına Ünye insanımız adına teşekkür etmek istiyorum. Zira bu buluşmalar, etkinlikler çok da kolay olmuyor. Ama Ordu derneklerimiz, Ünye derneklerimiz bunu yaptığında, bu akşamki örnekte olduğu gibi, Allah’a şükürler olsun iyisini, güzelini yapıyor ve dikkatle, samimiyetle, içtenlikle yapıyorlar. Buna insanımız layık ama bu çalışmaları yapan arkadaşlarımız da teşekküre müstahaklar.” dedi.

 

            İftar sofrası çok. Buluşmalar çok. Ama bizim için bir Ünye buluşması bir Ordu sofrası doğrusu başka bir huzur, başka bir gurur buluşması insan çok, çocuk çok,  büyük çok . Ancak Orduluların bir araya gelmesi Ünyelilerin bir araya gelebilmesi ve Ünye insanı Ordu insanı bir başka güzel bir başka asil bir başka vakur. Şüphesiz aramızda Ordulu olmayıp bu sofraya ilgi gösteren değerli misafirlerimiz var. Onlarda kendilerini bu akşam lütfen Ordulular, dolayısıyla benim asil, vakur, beyefendi, hanımefendi olarak nitelendirdiğim insanlar gurubuna dahiller diyen Şahin şöyle devam etti:

 

           Biz Orduluyuz, Ağrılı, Karslıyız Muğlalıyız, her nereliysek hiç önemli değil. Ancak biz Türkiyeliyiz aynı zamanda da İstanbulluyuz. Artık Ordu, Ünye bizim için memleket olmaktan gayri değişti. Ne oldu? Memleket İstanbul oldu. Artık İstanbul memleket ve 2010 Avrupa, Dünya başkenti İstanbul memleket. Ordu ne oldu? Ünye ne oldu? Çizdik mi ? Çarpı mı koyduk? Hayır, hayır, hayır. Ya ne? Orası bizim gönlümüzde bir sığınak. Orası bizim gönlümüzde bir sevda. Her zaman yaşar, yaşayacak ve yaşatacağız. Çünkü orası da burası da bu ülkenin  çok güzel köşeleri.” dedi.

 

             Hepiniz o memlekete gidiyorsunuz, görüyorsunuz, yaşıyorsunuz. Burada da yaşıyoruz. Bu memleketten sılayı ziyarete gidiyoruz. Ama müsaade ederseniz sizlerle bir şeyi paylaşmak hatırlatmada bulunmak istiyorum. İşim gereği Anadolu’nun değişik yerlerinde dolanıyorum, dün yine Erzurum, Ağrı bölgesindeydim. Bir kez daha gördüm ki Ordulular, Ünyeliler, Karadenizliler şanslısınız, şanslıyız. Geldiğimiz yer de güzel bulunduğumuz yer de güzel Memleketimiz de sılamız da güzel, hakikaten güzel, bunun kıymetini değerini gerçekten bilin, bilelim ve bu güzelliği hep koruyalım. diyen Şahin konuşmasına şöyle devam etti:

 

         “Her yeri sevelim değerlendirelim, koruyalım kollayalım. güzelleştirelim, çalışanlarına destek olalım. Bu Ramazan ayının bize kazandırdığı güzel huylarla İstanbul’a da sevgiyle bakalım Ünye ye de Ordu'ya da hasretle bakalım ve her yeri sevelim. Sadece yeri değil yerin üstündeki canlıları, insanları sevelim ki aynı zamanda sevilelim. Sevgi gösteren sevgi görür, saygı gösteren saygı görür. Size de bize de Ordu insanına da sevgi, saygı yakışır. Ramazan ayı da sevginin, saygının, acıma hislerinin, düşünme melekelerinin doruğa ulaştığı aylardan, zamanlardan birisidir şüphesiz. Bugünlerde hocalarımız mutlaka söylüyorlardır. Çocukluk, gençlik dönemlerimde Ramazan dualarının değişmez bir bölümü vardı: ‘Allah’ım doymayan gözden, ürpermeyen kalpten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım’ Bu çok güzel bir duadır. İşte ramazan bu ve benzeri ifadelerle bizi değişik hislere düşüncelere sevk eden güzel ay. Beş günü kaldı. Bayrama yaklaştık. Cenab-ı Hak hepimize güzel bir bayram idraki nasip etsin.  Bayramınız şimdiden kutlu olsun. İnşallah bütün günleriniz bayram sevinci, bayram neşesi, bayram mutluluğu içersinde geçsin. Hiç kimsenin sıkıntısı, hastalığı, ödeyemeyeceği borcu olmasın. Bunu birbirimiz için istiyoruz, dua ediyoruz. Geçen yıl ki iftarda Hz. Mevlana’nın meşhur yedi öğüdünü siz dostlarla paylaşmıştım. Eskimeyen, değerini yitirmeyen belki de bugün bu sene geçen seneye göre anlamaya, dinlemeye, farkında olmaya daha da muhtaç olduğumuz, o yedi öğüdünde Hz. Mevlana 700 sene öncesinde bakınız neler 

diyor:

‘ Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,

  Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,

  Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,

  Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,

  Tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi ol,

  Hoşgörüde deniz gibi ol,

  Ya olduğun gibi görün yada görün düğün gibi ol,’

 Bu öğütleri tekrarladıktan sonra bizim İstanbul’u sahiplenme duygumuz,  mutlaka var ve olmalı. Dedik ya artık orası (Ünye) sılamız, ama bu memleket üzerine de dikkatle eğilmemiz , ekmeğimizi elde ettiğimiz havasını teneffüs ettiğimiz, suyunu içtiğimiz sofrasında  oturduğumuz bu şehre de iyice kulak vermemiz, gözümüzü açıp iyice bakmamız gerekiyor. Hakikaten dünyanın sihirli, tılsımlı bir şehri. Manevi büyükleriyle, tarihi yapıtlarıyla, turizm değerleriyle İstanbul dünyanın eşsiz bir incisi ve biz, siz İstanbulluyuz, İstanbul’da yaşıyoruz. Bu şehri çocuklarımızla, misafirlerimizle, büyüklerimizle doya doya, hazmede hazmede ve bir şeyler de alarak İstanbullu olarak İstanbullu olmaya çalışarak yaşamalıyız. İstanbul’da medeniyetlerin şehrinde medeni birer insan olarak yaşama konusunda kendi kendimize, çoluk çocuğumuzla ailemizle bir büyük mücadeleyi vermemiz ve bir zamanların ve bugünün tarihiyle İstanbul’un beyefendisi İstanbul’un hanımefendisi olmayı dostlar, misafirlerimiz, sevgili hemşerilerim başarmalıyız. Başarmak durumundayız. Bu hayat bizim için herkes için bir kere ve İstanbul’da dünyada bir tane. Bu güzelliğin bu hazinenin bu değerin farkında olmalıyız. Olalım inşallah. Ünye de Ordu da bizim için değeri olan vazgeçilmez biryer. “dedi.

 

Geçmişte Ünye ile ilgili söylediği özleri hatırlatan Şahin: “ Bizim için künye memleketimiz Ünye. Güzellikte birinci Karadeniz’de bir inci. Sözlerimi bitirirken Merhum Ömer Çam Hocamızın yazmış olduğu bir dörtlüğü sizinle paylaşarak huzurlarınızdan ayrılmak

istiyorum.

‘Derelerine kaynak olayım Ünye.

Bahçelerine toprak olayım Ünye.

Ağaçlarına yaprak olayım Ünye.

Ünye canım Ünye canım ciğerim Ünye.

 

 

 

10.9.2010 00:00:00
Hit: 766