Anasayfa
ANASAYFA DETAYLAR

Ömer Çam Hoca Kabri Başında Dualarla Yâd Edildi

Yüksek İslâm Enstitüsü eski müdürlerinden, hocaların hocası, edip ve şair Ömer Çam Hoca vefatının 22. sene-i devriyesi münasebetiyle kabri başında Kur'an tilaveti ve dualarla yâd edildi. Ünyeliler Derneği (ÜNDER) tarafından tertip edilen yâd buluşması 22 Aralık 2024 Pazar günü Maltepe Gülsuyu Kabristanlığında Ömer Çam Hoca'nın ailesi, yakınları, talebeleri ve birçok seveninin katılımıyla gerçekleşti. 

Ömer Çam Hoca'nın Marmara Üniversitesinde Üroloji Profesörü olarak görev yapan oğlu Haydar Kâmil Çam, aile mensupları ve hocanın talebeleri, onun örnek  vasıfları, güçlü hafızası, etkili hitabet yeteneği, talebelerine gösterdiği ihtimam ve desteği, gayret ve fedakârlıkları ve topluma manevi katkıları hakkında konuştular. Merhumun müstesna şahsiyeti dikkat çekici hatıralarlın nakledilmesiyle yâd olundu. 

İhtifale ÜNDER'in kurucularından İçişleri Eski Bakanı İdris Naim Şahin, Ayhan Doğan, Yusuf Kara ve Musa Hamarat; Ömer Çam hocanın talebelerinden Prof. Dr. Hüsrev Subaşı,  Prof. Dr. Celal Erbay, Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu ile Ordu Eski Milletvekili M. Hasan Öz, Kemal Yankuncu, Sabri Çelebi ve başka birçok hemşehrisi de iştirak etti. İhtifalde ÜNDER ile birlikte farklı sivil toplum kuruluşları mensuplarının yanı sıra Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi'nin öğretmenleri ve öğrencileri de hazır bulundu.

ÜNDER Başkanı İsa Gümüş Ömer Çam Hoca'nın, memleketi Ünye'yi aşan ve ülkemize mâl olan çok kıymetli bir değer olduğunu hatırlatarak programa katılanlara teşekkür etti. 

Ömer Çam Hoca'nın oğlu Prof. Haydar Kâmil Çam her sene devam eden yâd programının derin bir vefanın tezahürü olduğunu söyleyerek, kendisi ve ailesi için merhumu kaybetmiş olmanın üzüntüsünün hayırla yâd edilmesi vesilesiyle gururla ve memnuniyetle harmanlandığını ifade etti. Yâd faaliyetinin devamlılığına katkıda bulunan ÜNDER'e ve tüm herkese teşekkür etti.  Ömer Çam Hoca'nın diğer oğlu Fatih Çam da tüm katılımcalara selamlarını ve teşekkürlerini iletti. 

İçişleri Eski Bakanı İdris Naim Şahin'in konuşmasından satır başları şöyleydi: "Herkese çok teşekkür ederiz. Her sene olduğu gibi bu sene de merhum hocamızın irtihalinin yirmi ikinci, ihtifalinin ise yirmi birinci yılında sizlerle birlikteyiz. Eminim ki kendisinin ruhaniyeti bu ziyaretimizden haberdardır. Allah mekanını cennet eylesin. Her sene bu cemaate yeni simalar katılıyor; devamlı gelenlere müteşekkiriz ama bu sene yeni gelenlere, hocamızın burada bizimle bulunan eski talebelerine de teşekkür ediyoruz." 

Prof. Dr.  Sait Kapıcıoğlu  beş sene boyunca öğretmenliğini yaptığını söylediği Ömer Çam hoca ile hatıralarından bahsederek aslında talebelerinin farklı ders içerikleri ile ilgili alacakları notlardan daha ziyade onların ahlâkî ve manevî açıdan şahsiyetlerinin gelişimine odaklanan müstesna bir hoca olduğunu aktardı.

Prof. Dr. Hüsrev Subaşı heyecan, coşku ve sitayiş dolu konuşmasında merhumdan şu sözlerle bahsetti: "Hoca bizim için hoca üstü idi. Sıradan bir hoca değildi. Biz adeta onun arkında (akan suyun yatağı) büyüdük. Hoca gelir, o gün pedagojide konu ne ise onu anlatır, konu bittikten sonra biz hocanın gözünün içine bakardık. Ankara'dan, Milli Eğitim Şurasından ne anlatacak diye beklerdik. Oraya iştirak etti, orada ne yaptı ne konuştu diye... Bir kültür adamı, bir mücahit, bir yiğit... Onu dinlediğimiz zaman ders bitmiş, saat bitmiş hiç umurumuzda olmazdı. Eğer hoca olarak öğrenciniz sizi sevmiyorsa dalınızda çocukların bilgi sahibi olmasını sağlayamazsınız. Bir hasta bir doktordan emin değilse ondan yeteri kadar şifa alamaz, aynı onun gibi... Çocuğun yüreğine dokunmuyorsanız, kalbine giremiyorsanız hiçbir şey veremezsiniz. Siz de öğrencileriniz de her şey olabilir, her unvanı alabilirsiniz ancak adam olmak başka bir şeydir. İşte biz bunu Ömer Hoca'dan gördük. Hayatın anlamını ondan öğrendik. Bir derdin, davan, sevdan var mı? Yok ise sen de yoksun. Unvanların, cebinin dolu olması, sırtındaki yıldızların sayısı hiçbir şey ifade etmez. Seni kandırabilir; ama ümmete, millete, insanlığa bir şey vermiyor. Başkaları için bir şey üretmiyorsan sen yoksun... Biz bunu Ömer Hocadan öğrendik. Buraya kadar bizi kim zorluyor gelmeye... ÜNDER yapıyor bu işi ama her şeye rağmen gelmeyebiliriz. Bu bir sevdadır, hürmettir. Hürmet siparişle olmuyor, ayıp olmasın diye bu kış günü buralara gelinmez. Bunu kim sağladı? Bir yürek sağladı. Onda tam bir yürek vardı. Yürekten ne kast ediliyorsa o vardı. Yürüyüşü, bakışı, konuşması, insanlarla münasebeti... Hoca bambaşka bir insandı. Hoca olunacaksa onun gibi olmalı. Olmayacaksa ömrü tüketmemeli... Hocamızı rahmetle anıyorum."

Prof. Dr. Celal Erbay ise hoca ile Yüksek İslam Enstitüsündeki hatıralarını aktararak şu sözleri sarf etti: "Hocamız çok cesur, medeni cesareti çok yüksek olan bir insandı.Biz Yüksek İslam Enstitüsü üçüncü, dördüncü sınıftaydık. O vakitler Milli Eğitim Bakanı Mustafa Üstündağ zamanında bir Milli Eğitim Şurası tertip edilmişti ve hocamız da iştirak etmişti. Geldikten sonra bize ahlâk dersinin müfredata koyulup koyulmaması üzerine bir tartışma olduğunu anlattı. Kendisi cesaretle 'oylama yapalım da içimizdeki ahlâksızlar belli olsun' deyince kimse karşı çıkamamış; böylece ahlâk derslerinin kabulü mümkün olmuştu. Allah rahmet eylesin. Hocamız toparlayıcı bir insandı. Ben Ünyeli değil Trabzonluyum, ÜNDER mensubu değilim, ama hocanın talebesiyim ve buradayım. İşte hocam hepimizi buraya celb etti ve biz burada birbirimizi görerek sıla-i rahim yaptık. İnşallah hep böyle onun sevgisinde ve onun bağlı olduğu Efendimiz'in (s.a.v) sevgisinde bir araya geliriz."

Yâd programının ardından Seyithan İşkembe Salonu'nda, işletme sahibi Mustafa ve Hüseyin Altun kardeşler tüm misafirleri ağırlayarak ikramda bulundular. 
 

Ömer ÇAM Hoca kimdir?

ÖMER ÇAM (1923–2002)

Eğitimci pedagog ve şair Ömer Çam, Mehmet Kamil Bey´in oğludur. Ordu´nun Ünye ilçesine bağlı Akkuş beldesinde 1923´te dünyaya geldi. İlk din bilgilerini ve ilk eğitimini imamlık beraatını devrin sadrazamından almış olan Mehmet Kamil Hoca´dan aldı. Mehmet Kamil Hoca dirayetli bir din adamıydı. Ömer Çam´ın olaylara bakışında ve yaklaşımında büyük etkisi oldu. Orta Okul yıllarında büyük âlim olan, kayınpederi Haydar Bey´den de büyük ölçüde etkilenen Ömer Çam, o yılların imkânları ölçüsünde kendini aşmış: hem eğitimi ile hem de faziletli kişiliğiyle çevresine mazhar olmuş bir insandı. 

Sivas Öğretmen Okulu´nu birincilikle bitiren Ömer Çam, 1942 yılında Giresun-Keşap Düzköy Okulu´nda öğretmenliğe başladı. 1944 yılında Yedek Subay Okulu´na, daha sonra 1947´de Ünye Kız Köy Okulu Başöğretmenliğine atandı. 1954–1957 yılları arasında Akkuş Merkez Okulu Başöğretmeni oldu. Akkuş'ta ilkokul öğretmenliği yaparken bir yandan da Eğitim Enstitüsü´nü bitirdi.

1957–1958 yılları arasında ise Ünye Meçhul Asker Okulu öğretmeni olarak çalışan Çam, 1958 yılında Samsun Namık Kemal Yetiştirme Yurdu Öğretmenliğine tayin edildi. 1960´da Samsun Merkez Balaç Köyü Öğretmenliği yapan Çam Hoca1961´de Perşembe Çınar İlkokulu Eğitim şefliğine getirildi.

1963´e kadar İlkokul öğretmenliği yapan Hocamız, Perşembe Öğretmen Okulu ve Beşikdüzü Öğretmen Okulları öğretmenliği ile Samsun Yetiştirme Yurdu Müdürlüğü de yaptı. Büyük fedakârlık örneği göstererek Ünye´ye lise açmak için devlet memurluğundan istifa ederek Özel Ünye Lisesi´nin kurucu müdürlüğünü yaptı.  1963´te Ünye Lisesi Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1964´te Samsun Eğitim Enstitüsü´ne nakil yapan Çam Hoca burada görevli iken 1965´te Samsun Kız İlköğretmen Okulu Meslek Dersleri öğretmenliğini de 1970´e kadar yürüttü. Çam Hoca aynı yıl İstanbul imam Hatip Okulu Psikoloji öğretmenliğine tayin edildi.

24.02.1970´te 5439/2 sayılı kanuna istinaden İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü Dini Pedagoji ve Din Psikolojisi Üyeliğine ve 6.11.1972´de İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü Müdürlüğüne getirildi. 01.02.1974´te müdürlükten istifa eden Çam Hoca aynı kurumda öğretim üyesi olarak görevine devam etti. İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü Marmara Üniversitesi´ne bağlı İlahiyat fakültesine dönüştürülünce Çam Hoca Fakültemizin Din Eğitimi Anabilim Dalı öğretim elmanı oldu ve 01.08.1983 tarihinde de buradan emekli oldu. Hayatı boyunca Türk Milli Eğitiminin Meseleleri ile meşgul olan Ömer Çam, Eğitim Bilimleri ve Türk Edebiyatı alanlarında ihtisas yaptı. Bu alanlarda çeşitli eserleri, makaleler ve bildirileri yayınlandı.

Ömer Çam, alabildiğine mütevazıydı, eğitim üzerine verdiği söylevi şiirlerle, özdeyişlerle bezeliydi. Çok akıcı, akıcı olduğu kadar da cezbedici bir üsluba sahipti. Kendi bağlamında ciddi bir mücadele adamıydı. Eğitim alanında zorlu bir yolculuk yapmıştı. Bir noktada Akif in çilesine de fazlasıyla ortak olmuştu. Çünkü Mehmet Akif Ersoy´un Safahat´ını baştan sona ezberlemişti. Söz bir kez Akif'ten açılmaya görsün, mısralar sanki Akif'in ağzından çıkar gibi Ömer Hoca´nın ağzından etkisini ve anlamını bularak çıkardı.

O yaşayan bir kütüphaneydi, canlı ve ayaklı bir şiir külliyatıydı; Akif'in yanı sıra Mevlana´dan, Yunus Emre´den binlerce beyti hafızasında taşırdı. Bahis şiirden açılınca yüzünde güller açardı, işte o zaman onu tutabilene aşk olsundu. Tek başına bir şiir evreni olan Çam Hoca, hayatının her döneminde durmadan didindi, koştu ve binlerce öğrenci yetiştirdi. Ömer Çam Hocamız, aynı zamanda çok güçlü biraraştırmacı, usta bir kalem erbabı ve söz mülkün sultanı, değerli bir hatipti.

14.12.2002´de vefat eden Ömer Çam, evli ve üç çocuk babasıydı. 15.12.2002 Pazar günü öğle namazını müteakip M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Camiinde kılınan cenaze namazından sonra Gülsuyu Mezarlığında defnedildi.

Allah rahmet eylesin.

24.12.2024 14:09:47
Hit: 661